Kimilerince sağlık sektöründe yardımcı unsur olarak görülen hemşireler. Bu ibare size de nankörce gelmiyor mu? Bize öyle geliyor çünkü düşünüldüğü zaman sağlık hizmeti bir bütündür ve bir unsuru olmadan diğerleri işlevselliğini kaybeder.
Sevgili okurlar bu nedenle lütfen hemşirelerimize hak ettikleri saygıyı gösterelim çünkü bir çoğumuzun kaçtığı hastanelerde onlar her gün görev yapıyorlar. Her gün bir takım sağlık sorunları olan insanlarla yakın temasta bulunan onlar.
Şimdi Anadolu Sağlık Merkezi Hasta Bakımı ve Hemşirelik Hizmetleri Direktörü Elif Akbal Hanımefendi ile sohbetimize geçelim.
Hemşirelerin görev tanımı literatürde ne şekilde geçmektedir?
Elif Akbal: Geçmişten günümüze hemşireliğin tanımı oldukça değişmiştir.
Uluslararası Hemşireler Birliği’ne (ICN) göre hemşirelik; “Bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını koruma ve geliştirmeye yardım eden ve hastalık halinde iyileştirme ve rehabilite etmeye katılan bir meslek grubudur”.
Türk Hemşireler Derneği’nin (THD) 1981 yılında hemşirelik tanımını; “Hemşirelik, bireyin, ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini koruma, geliştirme ve hastalık halinde iyileştirme amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi ve değerlendirilmesinden; bu hizmetleri yerine getirecek bireylerin eğitiminden sorumlu bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir” olarak yayınlamıştır.
Ülkemizde;1954 yılında yayınlanan 6283 sayılı Hemşirelik Yasası üzerinde 2007 yılında bazı madde değişiklikleri yapılmış, 2010-2012 yılları arasında hemşirelik yönetmeliği çalışması yapılarak resmi olarak yayınlanmıştır. Yukarda geçen tanımdaki roller açıkça yer alırken, Hemşirelik eğitimi lisans düzeyinde (4 yıllık üniversite eğitimi) tanımlanmıştır. Yönetici hemşire ve uzmanlaşmış hemşire statülerine yer verilmiş ve gereklilikleri tanımlanmıştır. Yasal düzenlemeler bu şekilde olsa da hemşire istihdamı sorunları, lisans mezunlarının sayısal yetersizliği neden olarak gösterilip, politik kararlarla Sağlık Meslek Liseleri devam etmiştir.
Hastane içinde yer alan hiyerarşik düzen içerisinde hemşirelerin yeterli saygıyı gördüğünü düşünüyor musunuz?
Elif Akbal: Hemşire gücünü, yürüttüğü farklı rollerden almaktadır. Yukarda saydığımız rollerin yanı sıra, hastane ve sağlık hizmetinde kaliteli hasta bakımı sunmak için yapılan akreditasyon çalışmalarında etkin ve anahtar rol üstlenmektedir. Günümüzde hemşirelerin diğer hizmetlerin koordinasyonunu sağlama, hasta hakları savunuculuğunu yapma, taburculuk sonrası evdeki bakım süreci için rehberlik ve danışmanlık yapma kontrol altında tutulması gibi uzmanlaşması gereken roller üstlendiğini görmekteyiz. Bence hemşirelerin bu çabaları ve yönetimde söz sahibi olmaları, kararlara katılımları, hiyerarşik düzen içinde saygınlığını artırmaktadır.
Ülkelere ve kurumlara göre farklılıklar gösterse de hemşirenin mücadele ettiği sorunlardan en önemlisi, yönetim özerkliği ve üst yönetimde temsil gücünün olmaması, kararlara katılımda yetersizlik, farklı departmanlardan aktarılan sorumluluklarla iş yükünün giderek artmasıdır. Her bir hemşirenin profesyonel davranış sergilemesi, eğitim ve gelişimini devam ettirecek gayretinin olması ve kanıta dayalı uygulamalar yolu ile bakım kalitesini etkilemesi de mesleki saygınlığımız üzerinde etkili olmaktadır. Biz hemşirelerin kendi çalışma ve duruşumuzla da bu saygınlığı olumlu yönde etkileyebileceğimizi düşünüyorum.
Hemşire olmak isteyen insanlara ne tür tavsiyeleriniz olabilir?
Elif Akbal: Hemşirelik mesleğini seçecek olan kişinin öncelikle fiziksel durumu, sağlığı ve iletişimi ile ilgili bir engelinin olmaması gerekiyor. Mesleki uygulamalarımızda kişilerarası iletişim ön planda yer almaktadır. İyi bir dinleyici ve gözlemci olmak, empati kurabilmek, dikkatli olmak, zor durumla başa çıkabilmek, liderlik ve eğitici rol üstlenmek, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yürütebilmek bizi başarıya götürmektedir.
Bütün bunların yan sıra, insana en zor döneminde (hastalık) yardım etmenin manevi doyumu, sağlık konusunda çevresine ışık olabilme, çok değişik alanda çalışabilme, akademik ve klinisyen hemşire olarak kariyer planlarının açık olması, istihdam sorunu yaşamamaları, iş seçebilme serbestliği, kariyer olanakları ile artan maddi doyum, emeklilik sonrası yaşlarda dahi çok çeşitli çalışma fırsatlarının olması mesleğimizin tercih edilmesi için güçlü yanlardır.
Ayrıca mesleği seçecek kişilerin, zorlayıcı çalışma koşullarının farkında olmaları önemli. Meslekdaşlarımızın en çok zorlandığı ve meslekten uzaklaşmalarına neden olan en önemli faktör de gece ve hafta sonu çalışmalarının sosyal yaşamlarını olumsuz etkilemeleridir. Mesleği seçecek olan adaylara tavsiyem öncelikle mesleki zorluklarla başa çıkıp çıkamayacaklarını iyi tartmalarıdır. Mutlaka en az bir gün hastane ortamında gözlem yapmaları faydalı olabilir
Sizi hemşire olmaya iten sebepler nelerdi?
Elif Akbal: İnsan sevgisi ve yardım etme duygusunu yoğun yaşamam, bu duygularımın ise bu meslekle çok uyuşması hemşirelik mesleğini seçmemi sağladı sanırım. Ortaokul döneminde bir arkadaşımın hemşire ablasını hastanede ziyaret etmiştim, beyaz forması içinde duruşu beni çok etkiledi. Sağlık Meslek Lisesi sınavına başvurmak istediğimde ailem engelledi. Sağlık alanında çalışmak istiyorsam doktor olmak için çaba göstermemi tavsiye ettiler. Lise sonrası sınavlarda tercihim birkaç tıp fakültesi ve hemşirelik olmuştu. Hemşireliği kazandığımı öğrenince, akademik yönden ilerleyebilirim düşüncesi ile ailem daha fazla engel olmak istemedi. Fakat ben hiçbir zaman akademisyenliği tercih etmedim. 32 yıldır hastanelerde çalışmaktayım, ilk günkü kadar mesleğime bağlıyım ve içimde idealistliğimi koruyorum. Birlikte çalıştığım arkadaşlarıma da aşılamaya çalışıyorum.
Hemşire gözüyle hastanelerimizde meydana gelen şiddet olaylarını ne şekilde değerlendiriyorsunuz? Bunların toplumsal sebepleri neler olabilir? Olan şiddet olaylarını en iyimser gözle değerlendirecek olsanız ne söylerdiniz?
Elif Akbal: Tabii ki toplumsal olayları izlediğimizde, ülkemizde şiddet eğilimi sosyal bir sorun olarak karşımıza çıkmakta ve giderek de arttığını görmekteyiz. Sağlık sisteminde yaşanan sorunlar bu alanda şiddet olaylarının yaşanmasını tetiklemektedir. Yaşanan sorunlardan direkt çalışanların sorumlu tutulması, sağlık çalışanı ile hasta ve yakınını karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır. Hastanelerin güvenlik sistemlerinin zayıf olması, sağlık çalışanının yalnız bırakılması, çok hasta ve az personel olması, sağlıkçıların yaşadığı tükenmişlik sendromu, hastane sistemleri içerisinde saldırganlık tutumlarını engelleyebilecek bir mekanizmanın olmaması ve eğitimsizlik sorunları nedenler arasında sayılabilir.
Ama tüm bunların varlığı, bu kadar özverili çalışan sağlık personeline şiddet uygulama haklılığını gösteremez.
Ülkemizde erkek hemşirelerin kadın hastalarla ilgili bir takım sorunlar yaşadığı bilinmektedir sizin bu konuyla ilgili söyleyecekleriniz neler olabilir?
Elif Akbal: Aslında bir erkek hekim ne kadar sorun yaşıyorsa, hemşire de o kadar yaşayabilir diye düşünüyorum. Ben erkeklerin bu mesleği seçmesi konusunda sorun olduğunu görüyorum. Henüz son yıllarda bir kıpırtı oluştu. İstihdam sorunları erkeklerin de hemşireliği tercih etmesini artırdı fakat istenen düzeyde değil. Bazı çalışma alanlarında (Kadın-Doğum bölümleri vb.) bayan hemşire ağırlıklı çalışma tercih edilse de (Yenidoğan Yoğun Bakımı gibi) çok spesifik bayan eli değmeli diye düşündüğümüz hasta grubunda bile erkek hemşireler başarılı olmaktadır.
Erkek hemşire sayımızın artması bizi, mesleki kısıtlarımızı yönetebilmede güçlendireceğine inanıyorum.
Bir hemşirenin karşılaşabileceği en zor hasta size göre hangisidir?
Elif Akbal: Buna zor hasta değil de “zor durumdaki hasta” diyelim. Başka bir deyişle “Riskli hasta grubuna giren hastalar” diyebiliriz. Bu gruba giren hastalarda hemşirenin niteliksel, fizyolojik ve psikolojik yönden güçlü olması gerekir. Yenidoğan, çocuk, yaşlı, fiziksel engelli, psikolojik rahatsızlığı olan, saldırgan, bağımlılığı olan hastalar, bulaşıcı hastalıklar, bağımlılığı yüksek, terminal dönem hastaları vb. örnekler verebiliriz.
Uygun nitelikte, özel eğitimli ve yeterli sayıda hemşire ve personel sağlanması, özel düzenlenmiş fiziksel alan ve ekipman gereklilikleri karşımıza çıkar. Tüm bunlar karşılanmadan sağlık görevlisi ile bu gruptaki hastayı karşı karşıya bırakmak, hem çalışanı hem de hastayı zor durumda bırakmak demektir. Hastane yönetiminin sorumluluk alması ve gerekli şartların düzenlenmesindeki desteği çok önemlidir.
Karşılaştığınız vakalar içerisinde en ekstrem olanını anlatır mısınız?
Elif Akbal: Çalışma hayatım daha çok özel hastanelerde geçti. A grubu bir hastanede yönetici olarak çalışırken karşılaştığım bir hastamızı hiç unutamıyorum. Kendisi yaşı oldukça ilerlemiş, demans (bunama) problemi yaşayan, geçmiş sanat kariyeri zirvede olan bir bayan hastamızdı. Neredeyse antik değeri olan onlarca kostümünü hastaneye getirtti ve bunları oda içinde tüm duvara asmamızı istedi. Kendisi her sabah hijyenik bakımı verildikten sonra sahne makyajını yapıp frapan bir görünüm kazandıktan sonra başında taşıdığı özel tüylü şapkası ile koridora gezmeye çıkıyordu. Tüm ekip olarak bir aydan fazla bu hastayla ilgilendik ve kendisine yaşamak istediği gibi davranıldı ve hitap edildi. Taburcu edildikten sonra odasındaki onlarca çivi yerleri kapatıldı ve boyandı. Yöneticilik hayatımda karşılaştığım en ekstrem örneklerden birisidir diyebilirim. Aklıma geldiğinde hala saygı ve bir tebessümle anıyorum. O hayatın renklerinden birisiydi.
Diğer ülkelere bakıldığı zaman ülkemizdeki hemşireliği nasıl yorumluyorsunuz?
Elif Akbal: Aslında tüm ülkelerde benzer mesleki sorunlarla karşılaşmaktayız. Sadece örnekler ve tabiri caizse dozları farklı diyebilirim. Amerika Birleşik Devletleri hemşirelik mesleğinin gelişimi, saygınlığı ve uygulama alanlarındaki yeterliliği iyi olan yerlerden birisidir. Stratejik işbirliği içerisinde olduğumuz Johns Hopkins Medicine’e yaptığım ziyaretim sırasında birçok gözlemim oldu. Gerek yönetim özerklikleri, hemşirelikte uzmanlık alanları, hemşire başına düşen hasta sayısı, hekim-hemşire ilişkileri, görev tanımları, eğitim-gelişim olanakları, çalışma saatleri ve esnek çalışma koşulları, bilimsel çalışmalar için sağlanan fonlar, akedemisyen ve klinisyen hemşireler arasındaki işbirliğinin hastane ve okul sistemlerine entegre edilmiş olması, hasta bakımında multidisipliner yaklaşım ve hemşireliğin diğer disiplinlerle eşit rol üstlenmesi ülkemize göre çok ileri durumdaydı. Bir yönetici toplantısına katıldım ve yönetici hemşirelerin çözmeye çalıştığı problemlerin bizim uğraştıklarımızla hemen hemen aynı olduğunu gördüm.
Kısacası sorunlar aynı olsa da olumlu çalışma koşulları yaratma, hemşirelik eğitim ve statüsünün güçlendirilmesi, uygulama alanlarında eğitim-gelişim olanakları sağlama, hemşireliğe yönetimsel özerklik kazandırma konularında ülkemizde iyi örnekler olsa da yapılması gereken çok şey var. Hemşireliğin gelişiminin desteklenmesiyle önleyici ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin etkinliğinin artacağına inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder