
İngiltere merkezli Hava Kirliliği Önleme ve Çevre Koruma Dernekleri Birliği Başkanlığına seçilen, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Selahattin İncecik, “İstanbul’da Hava Kalitesinin Dünü Bugünü ve Yarını” başlıklı 47 sayfalık bir rapor hazırladı. İstanbul’daki hava kalitesinin son 50 yıllına ışık tutan çalışmaya göre megakentte 1985-1994 yılları arasında yaşayanlar adeta zehir soludu. O yıllarda ısıtma ve sanayide kalitesiz kömür kullanılması sonucu kükürdioksit ve partikül madde konsantrasyonları yüksek basınç alanının da etkisiyle rekor seviyelere ulaştı.
En kirli hava
17-18 Ocak 1993 tarihinde İstanbul’daki 24 saatlik kükürtdioksit oranı, dünyada ölçülen en yüksek kirlilik olarak kayıtlara girdi. O günkü kirlilik, 4070 mikrogram metreküp, partikül madde ise 2662 mikrogram metreküp olarak ölçüldü.
Raporda, partikül madde 10 (PM10) kirliliğinde 2000’lerin başından itibaren düşüş yaşanırken, 2012’den sonra artış trendi olduğuna dikkat çekildi. Rapora göre, esenler, Kartal, Alibeyköy İstanbul’un PM10 açısından en kirli yerleşim alanları.
Trafik kirletiyor
Dünya genelinde 1 milyar insan hava kirliliğine maruz kalırken, maruziyet erken ölüm riski taşıyor.
İstanbul’daki doğalgaz abone sayısı 5 milyonu aşsa da, şehrin birçok bölgesinde kömür kullanımı devam ediyor.
1980’de 300 bin olan motorlu taşıt sayısı, 2017’de 3 milyon 875 bin sayısına ulaştı. İstanbul’da hava kirliliğine neden olan en büyük etken karayolu taşımacılığı. Karayolu taşımacılığı nedeniyle hava kalitesinde en çok değişimin yaşandığı yerleşim yeri ise Göztepe.
Boğaziçi’nden yılda 60 bin gemi geçişi oluyor.
PM10 seviyesi şehrin pek çok bölgesinde halen limitlerinin çok üzerinde. Trafik, sanayi, yol tozları bu kirliliğin en büyük nedeni.
Azot dioksit konsantrasyonlarında uzun vadeli limitler aşılırken, PM konsantrasyon seviyeleri halk sağlığı bakımından ciddi sorun oluşturmaya devam ediyor.
Şehrin 51 farklı noktasında genişletilmiş hava kalitesi ölçüm ağına ihtiyaç var.
Astımlılar durmasın
Raporu Milliyet’le paylaşan Prof. Dr. İncecik, astım, KOAH ve solunum hastalarının İstanbul’da ikamet etmemesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“İstanbul’un havasında çok ciddi oranlarda partikül madde kirliliği var. Kışın bu oranlar artıyor. Kent genelinde inşaat tozları ve dizel araçlardan kaynaklanan partikül madde kirliliği çok yoğun. İstanbul’da yılın yüzde 70’lik diliminde hava kirliliği oranları standartların üzerinde. Doğal gaz abonesi kâğıt üzerinde yüzde 98. Ancak kışları kömür kullanımı ekonomik nedenlerden ötürü çok yaygın. Hava kirliliğinin birinci nedeni, karayolundaki araç sayısı ve kömür kullanımı. Dar gelirli insanlara kömür yerine doğal gaz yardım ödeneği oluşturulmalı. İstanbul’daki araçların yüzde 60’ı dizel. Dizel araçlar da ciddi partikül madde kirliliği yaratıyor. Ağır tonajlı araçlar dahil çok ciddi emisyon kontrol ve ölçümleri yapılmalı. Almanya’daki kriterler aynen uygulanmalı, denetimler kağıt üzerinde kalmamalı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder