"Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben." demiş Mevlana. Bu cümleyi çok düşündüm. Kalabalık içinde yalnız hissetmekten bahsediyor belkide. Etrafınızda bir çok insan olmasına rağmen, içinizde derinliklerinizde bulunanları paylaşacak insan olmamasını dile getiriyor. Ancak aynı dilden, aynı frekanstan, aynı gönülden konuşacak insanı bulabilmek insanın yalnızlığını giderir. Belki aynı bakış açısına sahip olmanız gerekmez. Ancak bu birliktelikte empati varsa, anlayış, iyi niyet, samimiyet, açıklık varsa o zaman her ne kadar fikirler aynı olmasa da yalnızlık olmaz.
Yalnızlık, tek başına olmak değildir!
Yalnızlık, tek başına olmaktan daha farklı bir kavram. Tek başınalık bazen insanın hoşuna bile gider. Kendi kendine kalmak. Tüm dış müdahelelerden uzak kendi kendinle arkadaşlık etmek. Ya da tek başınalık bazen de desteksiz kalmak, yükün tümünü üstlenmek anlamına gelir. Bu da zordur. Tek başınalığı daha baş edilir buluyorum. Tek başına kalmak istiyorsam, mola isterim, fiziksel olarak kendimi çekerim ve kendimle kalırım. Ya da tek başına kalmamak adına destek isterim. Belki istediğim kişilerden gelmez ama benim yanımda yer alacak muhakkak ki beni sevenler vardır. Bunu onlardan isterim.
Yalnızlığın ilacı: Gönlünü açmaktır
Ama yalnızlık çok daha baş edilmesi zor bir durum bence. Bu tümüyle sizin his dünyanızla alakalı. Gönülden gönüle bir bağ oluşturamadığınız insanlarla beraberseniz eğer, sayıları ne olursa olsun, siz yalnızsınızdır. İnsanın en temel ihtiyacı anlaşılmaktır. Kendinizi ifade ettiğinizde anlaşıldığınızı görmek, hissetmek sizin için varlığınızın bir kanıtıdır. İlişkilerdeki problemlere bakın, son cümle "anlamıyorsun ki"dir. Anlaşılmayınca tüm benliğinizi kaplayan yalnızlık hissidir aslında sizi yaralayan. Aslında esas problem budur. Çünkü bu varlığınızın reddidir. Kabul görmezseniz, yalnız hissedersiniz.
Yalnızlığın ilacı da gönüllerdedir. O zaman gönlünü açmak, gönülleri keşfetmeye, fethetmeye çalışmaktır ilaç. Bu da emek ister, en çok da koşulsuz sevgi. Gönül sevgi ile beslenir, koşul kabul etmez.
Bu işin psikolojik boyutu. Spritüel boyutta baktığımızda ise bence yine de çok bir büyük yalnızlık var ki, onun ilacına da aşkla yandıktan sonra ulaşılabiliyor. Aslında Mevlana'nın esas acısı da bu değil mi?
Bütünlük yolunda kendinize iyi bakın.
Neslihan Baykut
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder