
Elektromanyetik Dalgalar
Elektromanyetik dalgalar insan organizmasında önemli ölçüde karışıklığa neden olmakta, vücudun molekül ve atomları dengelerini yitirmekte, biyokimyasal işlevler etkilenmekte ve elektriksel dolaşımı zarar görmektedir. Bedeni işlevler 1- 250 mikrovolt arası çok küçük gerilimli elektriksel süreçlerle devam eder. Bir insanın sinir sistemi uzunluğu 500 bin km olan 25 milyar sinir hücresi ile dev bir elektriksel donanıma sahip çok büyük bir elektronik sistemdir. Elektrik alanlarının, dışardan, bu duyarlı sistemi etkilemesi durumunda vücudun doğal elektriksel dolaşımı zarar görebilir ve buna bağlı olarak kalp dolaşım sis- temi ve sinir sisteminde bozukluklar oluşur. Üzerinden akım geçen bir iletkenin çevresinde oluşturduğu elektrik alanı V/m birimi ile belirlenir.
Çalışmalar; Çok Yüksek Frekanslı (EHF) [X-ışınları düzeyindeki] bir işaretin EM partiküllerinin, yeterli enerji ile “Kimyasal Bağlarına Ayrılma” (iyonizasyon) özelliğine sahip olduğunu ve X-ışınlarının bu özelliğinin, hücrelerin genetik özelliğine zarar verdiğini, potansiyel olarak kansere ve doğum kusurlarına neden olabildiğini göstermektedir. Radyo frekanslarda ise partiküllerin enerjisi, kimyasal bağlara ayrılamayacak kadar küçük olduğundan, bu frekanslar iyonize olamazlar. Nonionizing RF’lar ile İyonize X-ışınlarının biyolojik etkileri farklı ve birbirleriyle benzeşmezdir. Hücresel telefon ve baz istasyonları antenlerince üretilen ve halkın maruz kaldığı radyo dalgaları konusunda standartlar oluşturan ve standartlarına en çok başvurulan üç örgüt:
1. ANSI (IEEE): Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü,
2. ICNIRP: Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korun¬ma Komisyonu,
3. NCRP: Radyasyondan Korunma ve Ölçme Ulusal Konseyi.
RF Standartları “Düzlem Dalga Güç Yoğunluğu” cinsinden ifade edilir ve mW/cm2 ölçü birimi kullanılır. Halkın maruz kalabileceği radyasyon sınırlarının ölçümünde, 30 dakikalık kısa süreli periyotlar üzerinden ortalama güç yoğunlukları uygulanır. Çoklu antenlerin olduğu yerlerde bütün antenler tarafından üretilen toplam güç esas alınır. Radyo dalgalarının biyolojik etkileri, absorbe edilen güç oranına bağlıdır. Bu enerji absorbsiyonu oranı, Özel Absorbsiyon Oranı (Specific Absorbtion Rate) SAR olarak adlandırılır ve W/kg cinsinden ölçülür. Bütün vücudun SAR ortalaması, maruz kalınan bu güç yoğunluğundan hesaplanabilir. Hücresel frekanslar için güç yoğunluğu standartları, PCS frekansları için olan değerden daha sıkıdır. Çünkü insan vücudu 860 MHz’de, 1800 MHz’dekinden daha fazla radyasyon alır. Elektromanyetik alan kirliliği yaratacak kaynaklar aşağıda sıralanmıştır.
Doğal elektromanyetik alan kaynakları;
• Güneş
• Bazı uzak yıldızlar
• Atmosferik deşarj yani yıldırımlar.
Doğal olmayan elektromanyetik alan kaynakları;
• Elektrik akımı taşıyan yeraltı ve yerüstü elektrik hatları,
• TV ve bilgisayarlar,
• Elektrikli ev aletleri (Elektrikli süpürge, saç kurutma, traş makinesi vb.)
• Mikro dalga fırınlar
• Radyo ve TV vericileri
• Telsiz haberleşme sistemleri,
• Kordonsuz telefonlar
• Hücresel telefon sistemleri ( GSM Baz istasyonları)
Elektromanyetik Kirlilikle İlgili Mevzuat
Elektromanyetik kirlilik ile ilgili usul ve esaslar 12.07.2001 tarih ve 24460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘‘10kHz.-60GHz. Frekans Bandında Çalışan Sabit Telekomünikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkındaki Yönetmelik’’ hukuki dayanak oluşturmaktadır. Yönetmeliğin 17. maddesinde; ‘‘Bu yönetmelik kapsamındaki sabit telekomünikasyon cihazlarının kurulması işletilmesi ve kullanılması esnasında yönetmelikte belirtilen hususlara uygunluk kurum (Telekomünikasyon Kurumu) tarafından denetlenir.’’ hükmü mevcuttur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder