Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki
tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma;
fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini
birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.
Çocuk hakları, insan hakları kavramının içinde ele alınması
gereken bir konudur. Bugün, dünyanın birçok yerinde var olan insan hakları
ihlalleri, çocuk boyutunda daha geniş kapsamlı ve büyüyerek, müdahale edilmesi
daha zor bir şekilde yer almaktadır. Uluslararası Af Örgütü'nün belirttiğine
göre; az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, emek sömürüsü, pornografi,
şiddet, yasa dışılık gibi olumsuz etkenlerin dahilinde, çocuk hakları ihlalleri
daha büyük boyutlarda olmaktadır.
Çocukların erişkinlerden farklı fiziksel, fizyolojik,
davranış ve psikolojik özellikleri olduğu, sürekli büyüme ve gelişme gösterdiği
bilincinin yerleşmesi, çocukların bakımının bir toplum sorunu olduğu ve
bilimsel yaklaşımlarla herkesin bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiği düşüncesi,
Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi ile şekillenmiştir. Günümüzde çocuk hakları ile
ilgili olan uluslararası belge 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler
tarafından kabul edilen ve 193 ülke tarafından onaylanmış olan Birleşmiş
Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmedir.
Tarihçe
Yirminci yüzyılın başlarında çocukların erişkinlerden farklı
haklara sahip olduğu, dolayısıyla da bu hakların ayrıca tanınması gerektiği
konusunda, değişik ülkelerde farklı hareketler ortaya çıkmaya başlamıştır. Leh
eğitimci Janusz Korczak'ın 1919 yılında yayınlanan How to Love a Child (Bir
Çocuğu Nasıl Sevmeli) adlı kitabında çocuk haklarından sözetmiştir. 1917
yılında, Ekim Devriminin ardından Proletkult örgütünün Moskova şubesi bir Çocuk
Hakları Bildirgesi üretti. Ancak çocuk haklarını savunma konusunda ilk etkili
girişim 1923 yılında Eglantyne Jebb tarafından taslağı hazırlanan ve 1924
yılında Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen Cenevre Çocuk Hakları
Bildirisidir. Bu bildirge Birleşmiş Milletler tarafından kuruluşunda kabul
edilmiş, 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi
olarak güncellenmiş ve 20 Kasım 1989 tarihinde daha geniş olan Birleşmiş
Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile değiştirilmiştir. Bu sözleşme, BM
üyesi ülkelerin ikisi hariç tamamı yani 193 ülke tarafından kabul edilmiştir. Amerika
Birleşik Devletleri ve Somali hariç en fazla sayıda ülke tarafından onaylanan
insan hakları belgesidir.
Birleşmiş Milletler'in 1940'larda kuruluşundan bu
yana çocuk hakları hareketi dünya üzerinde her zaman ilgi görmüştür. 20 Kasım
günü günümüzde Evrensel Çocuk Günü (Universal Children's Day) veya Çocuk
Hakları Günü olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında çeşitli ülkelerde farklı
günlerde çocuk günü kutlanmaktadır. Türkiye'de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı ilk olarak Nisan 1929'da kutlanmaya başlandı ve bu tarihte
örgütlenen 4 bin çocuk ilk kez TBMM'den haklarını talep etti. İlk olarak
1924'te çocukların korunmasına yönelik çalışma yürürlüğe girmiştir.
Temel Çocuk Hakları
Sağlıklı Yaşam Hakkı
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin çok
sayıda maddesi çocukların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini desteklemektedir.
Sözleşme'nin 6. maddesine göre her çocuk esas olarak yaşama hakkına sahiptir.
İlaveten, 24. madde gereğince her çocuk ulaşılabilir en yüksek sağlık
standartlarından yararlanabilmelidir; gerekli tedavi ve iyileştirme hizmetlerinden
faydalanabilmelidir. İhmal edilen, terk edilen, istismara uğrayan ya da
işkenceye tâbi tutulan çocukların iyileştirilmesi ve yeniden topluma kazandırmasından
devletler sorumludur.
Eğitim Hakkı
Eğitim hakkı, çocukların en önemli haklarından biridir.
Unicef'in 1999 tarihli raporunda da belirttiği gibi okuma-yazma bilmeme çok
ciddi sorunlara neden olmaktadır. Anne ve çocuk ölümlerinin önde gelen
etkenlerinden biri, annenin eğitim düzeyinin düşüklüğü veya okuma-yazma
bilmemesidir. Kız çocuklarının okullaşma oranındaki 10 puanlık bir artış
sonunda bebek ölüm hızı binde 4.1 azalmaktadır. Bu halde çocuğun en temel hakkı
olan yaşama hakkı ile eğitim hakkı arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. =
Yaşama hakkının yanı sıra, çocuğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve
ahlak gelişimi için eğitime gereksinimi vardır. İnsanın doğuştan getirdiği
yeteneklerini geliştiren en önemli araç eğitimdir. Eğitimsizlik sonucu ortaya
çıkan sorunlar şunlardır:
·
İnsanlar üretken biçimde çalışamazlar.
·
Sağlıklarına özen gösteremezler.
·
Kendilerini ve ailelerini gereği gibi
koruyamazlar.
·
Kültürel açıdan zengin bir yaşam sürdüremezler.
Kız çocukların da gereksinlerimini karşılayacak ve
kendilerine yaşam becerisi kazandıracak nitelikli eğitim görmeye hakkı vardır.
Oysa tüm Dünya'da okula gitmeyen 6-11 yaşlarındaki 130 milyon çocuğun 73
milyonunu kız çocukları oluşturmaktadır.[kaynak belirtilmeli] Kız çocukların
eğitiminin önemi 1990'lar boyunca her fırsatta vurgulanmıştır.
Diğer Temel Çocuk
Hakları
Sözleşmeye göre, her çocuğun, temel yaşam hakkının yanında,
nüfus kütüğüne kaydolma, isim, vatandaşlık ve mümkün olduğu ölçüde
anne-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkı vardır. Buna paralel
olarak, taraf devletlerin, çocuğun kimliği, tabiiyeti, isim ve aile bağları
dahil olmak üzere her türlü koruma hakkına saygı gösterme ve bu konularda yasa
dışı müdahalelerde bulunmama yükümlülüğü bulunur.
Şikayet Hakkı
İsveç, Finlandiya ve Ukrayna başta olmak üzere pek çok ülke,
çocuk haklarını korumaya yönelik şikayet merciileri oluşturmuştur. Çocuk
hakları ihlallerinin değerlendirilmesine yönelik ilk şikayet mercii, 1981
yılında Barneombudet adı altında Norveç'te kuruldu. Başlıca görevleri arasında
tehlike altında olan çocukların güvenliğini sağlamak, çocukların toplum içinde
söz sahibi olmalarını teşvik etmek ve eğitim, sağlık, kültür gibi konuları esas
alarak çocukların içinde yetiştikleri koşulları denetlemek olan ombudsman,
yasalar çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak hareket etmektedir. Ukrayna,
dünyada çocukları bu merciiye atayan ilk ülkedir. 2005 yılı sonlarında göreve
başlayan Ivan Cherevko ve Julia Kruk, bu ülkede hizmet veren ilk çocuk hakları
ombudsmanları olmuştur.
Çocuk Hakları
İhlalleri
Çocuk İşçiliği
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi'nin 9. maddesi,
çocukların her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmasını ve hiçbir
şekilde ticaret konusu olmamasını beyan etmektedir. Ayrıca, çocukların uygun
bir asgari yaştan önce çalıştırılmamasını; sağlığını ve eğitimini tehlikeye
sokacak; fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye
zorlanmamasını gerektirmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre dünya
genelinde 200 milyondan fazla çocuk işçi bulunuyor. Bu ülkelerin başında
Hindistan bulunuyor. Çocuk işçiler için en tehlikeli sektörler arasında tarım,
inşaat ve madencilik yer alıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü, yaşları 5 ila 14
olan 132 milyon çocuğun tarım sektöründe çalışmaya zorlandığına ve bu nedenle
eğitim ve sağlık olanaklarından yoksun kaldığına dikkat çekiyor. Ayrıca
çocukların mafya ve çetelerin elinde; zorla gasp ve yankesicilik suçlarına
yönlendirilmesi, duygusal istismarı göz önünde bulundurarak dilenciliğe teşvik
ettirilmeleri verilecek örneklerden bazılarıdır.
Çocukların Yaşama
Hakkının İhlali
2003’ten bu yana, çocukken işledikleri suçlar nedeniyle Çin,
İran ve ABD’de altı kişi idam edildi. Pakistan, Filipinler ve Sudan’da da çocuk
suçlular infazı bekliyor. İran'da halen çocuk idamları sürmektedir. Uluslararası
Af Örgütü yetkilileri, "Bir dizi insan hakları ihlalinden kurtulan
kaçırılmış kadınlar ve kız çocuklar, kaçakçıların ellerinde ikinci bir dizi
ihlale maruz kalmaktalar. Bundan da kurtulmayı başarsalar bile bu kez de, çoğu
zaman üçüncü bir dizi ihlale maruz kalmaktalar. " açıklamasını
yapmışlardır.
Savaş milyonlarca çocuk için gündelik hayatın bir
parçasıdır. Bazıları başka bir yaşam tarzı tanımamış, bazılarının dünyası da
savaşların ortaya çıkışıyla alt üst olmuştur. Bu etkilerin sonucunda sayısız
çocuk ölmüş, birçoğu da sakat veya öksüz kalmıştır. Birçokları aç kalmış veya
açlıktan ölmüştür. Milyonlarcası sevdiklerinden ayrılarak mülteci ya da
yerinden-yurdundan edilmiş olarak, yollara dökülmeye zorlanmıştır. Çoğu;
şiddet, korku ve zorluk dolu ortamda travma içinde yaşamaktadır.
Binlerce çocuk cinayetlerde rol oynamaktadır. Eğitim
hakkından yoksun kalan çocukların, topluma genel olumsuz etkisinin yanı sıra,
suça eğilimli bireyler olma oranı yüksektir. Çoğu güvenlik güçleri ve silahlı
muhalif güçler tarafından işe alınmış, diğerleri ise başka seçenekleri
olmadığını düşündüklerinden gönüllü olmuşlardır. Deneyimsiz, korkusuz oluşları
ve özellikle zor görevlerde kullanılmaları dolayısıyla çocuk askerler
arasındaki ölü ve yaralı oranı çok yüksektir.
Kuzey Afrika ülkelerinde, açlık, salgın hastalıklar ve
susuzluk nedeniyle ölenlerin başında çocuklar gelmektedir.
Yine UNICEF'in hazırladığı bir rapora göre çocuk ölümleri
yapılan çalışmalar sonucan giderek azalmaktadır. Buna göre dünyada 5 yaşından
küçük ölen çocukların sayısı 2006’da, yılda 10 milyon barajının altına inerek
9,7 milyona düştü. Rapora göre Fas, Vietnam ve Dominik Cumhuriyeti’nde 5
yaşından küçük çocukların ölüm oranının üçte birin üzerinde, Madagaskar’da
yüzde 41, Sao Tome ve Principe Demokratik Cumhuriyeti’ndeyse yüzde 48 azaldı.
Bütün bu gelişmelere rağmen Orta ve Batı Afrika’nınsa çocuk ölümlerinin en
fazla görüldüğü bölgeler olmaya devam etmektedir. BM Nüfus Fonu'na göre Afrika
kıtasında 5 yaşın altındaki her 1000 çocuktan 155’inin öldüğü belirtilirken bu
çocukların büyük çoğunluğu kızamık, tetanos ve çocuk felci gibi, aşısı olan hastalıklar
yüzünden ölüyor.
Türkiye'de bazı kültürel anlayışların benimsediği töre
kavramlarından ötürü, çocuklar töre kurbanı olmaktadır. Ayrıca ailelerin
çocukları arasında kız-erkek ayrımı yapması, çocuk hakları ihlallerine
verilebilecek örneklerden birisidir. Kız çocukların okutulmaması, onların
başlık parası adı verilen ücret karşılığında evlendirilmesi, çocuk hakları ihlallerine
çarpıcı bir örnektir.
Çocuk Askerler
Ana madde: Çocukların askerî kullanımı
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun belirlediği
verilere göre, 2006 yılı içinde yaklaşık 250 bin çocuk silahlı çatışmalara
sokuldu ya da bu amaçla silahlı gruplara dahil edildi. Çocukların asker olarak
savaş alanlarında kullanılması Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş
suçu olarak tanımlanıyor.[16] Buna rağmen Burma, Burundi, Fildişi Sahili,
Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Somali, Sudan, Çad, Filipinler, Kolombiya, Nepal,
Sri Lanka, Uganda, Afganistan, Angola, Gine-Bissau, Liberya, Mozambik, Ruanda
ve Sierra Leone gibi ülkelerde çocuklar asker olarak kullanılmaya devam ediyor.
Hamburg Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği bir araştırmaya
göre çocuklar dövülen, vurulan ve tecavüze uğrayan insanların şiddet
sahnelerine tanık olup savaşmaya ve adam öldürmeye teşvik ediliyorlar. Bu
araştırmada yer alan 169 çocuk ve gencin yaklaşık üçte birinin travma
sonrasında gelen stres bozukluğu ile yaşadıkları tespit edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder